Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Filistin-İsrail Krizi Üzerine Değerlendirmeleri
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın Filistin-İsrail Gündemine İlişkin Değerlendirmeleri
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Filistin-İsrail meselesindeki son gelişmeleri TRT Haber Özel Röportajı'nda kapsamlı bir şekilde ele aldı. Fidan'ın açıklamalarından dikkat çeken noktalar ise şu şekilde özetlenebilir:
Filistin meselesi, Türkiye için son derece önemli bir konu. Tarihsel süreçlerle şekillenmiş bu mesele, 7 Ekim'de patlak veren son krizle birlikte daha da derinleşmiş durumda. Daha önce 2009 ve 2014 yıllarında Gazze kuşatmaları yaşanmıştı. O dönemlerde, Cumhurbaşkanımızın Başbakan olduğu süre zarfında ve sonrasında da arabuluculuk çalışmalarında yer aldım. Bu konunun tarihine dair yakından tanıklık ettim. 7 Ekim'deki kriz, birçok ilgili çevrenin önceden öngördüğü ancak üstünü örttüğü bir durumdu. Hamas'ın gerçekleştirdiği saldırılar, aslında İsrail'in son on yıldaki yanlış politikalarının bir sonucu olarak ortaya çıktı. İsrail, kendisi için oluşturduğu ulusal güvenlik sisteminin zayıflıklarını bu olaylarla bir kez daha gözler önüne serdi.
"Yaşananlar Kimseyi Şaşırtmamalı"Türkiye olarak, İsrail'in sadece komşularıyla barış yaparak Filistinlilerle iki devletli çözümü kabul etmemesinin stratejik bir hata olduğuna inanıyoruz. Ancak, Amerikan merkezli medya ve Avrupa'nın bu durumu kabullenmesi, bölgedeki unsurlarla beraber sanki doğru bir yaklaşım gibi sunulmasına neden oldu. Biliyoruz ki bu kriz bir yerden patlak verecekti; zira İbrahim anlaşmalarıyla bazı şeyler ilerliyor gibi görünse de, Filistinlilere yönelik baskı ve zulüm daha sistematik bir hal alıyordu. Bu durumun bir noktada patlayacağı açıktı. Bu patlama ve arkasındaki kriz, kimse için şaşırtıcı olmamalı.
"Gazze'de İnsanlık Dramı Yaşanıyor"Şu anda yaşanan durum, tam anlamıyla bir insanlık dramı. Bu insanlık dramı karşısında devletler, bireyler ve uluslararası sistem ne yapıyor, buna dikkat etmek gerekiyor. Bu kriz, öncekilerden farklı; çünkü İsrail, 7 Ekim'de yaşadığı kayıpların intikamını almak peşinde. Bu kayıplar, tarihindeki en büyük kayıplar. Bu kaybı telafi etmenin yolunu barışta değil, intikamda bulmaya çalışıyor. Ancak, bu intikamı sivil nüfusa zarar vererek almak, insanlık için ciddi bir endişe kaynağı olmalı. Türkiye olarak, bu durumu bir insanlık suçu olarak nitelendiriyoruz. Gazze'de şu an elektrik, su yok; kuşatma altında yaşam sürdürülüyor. İsrail, savaş stratejisi çerçevesinde kuzeyden güneyye doğru belirli alanları hedef almış durumda. Bu durum, sivil nüfusun büyük bir kısmının kuzeydeki bölgelerden kaçmasına neden oldu.
"Krizin Tüm Taraflarıyla Temas Halindeyiz"Krizin tüm yönleriyle mümkün olduğunca temas halindeyiz. Bir yandan, Gazze'deki dramı sona erdirmek için ateşkes, insani yardım ve esir takası gibi konularda çalışmalara devam ediyoruz. Diğer yandan, bölgeye güvenliği ve kalıcı barışı getirecek yapıyı oluşturmak için adımlar atıyoruz. Ancak, olayın sıcaklığı nedeniyle taraflar arasında ciddi bir çatışma hali mevcut. İsrail'in Gazze'deki askeri hedeflerine ulaşmak için gösterdiği çabaya, Amerika Birleşik Devletleri de destek veriyor. Hem Amerikan başkanının hem de diğer yetkililerin açıklamaları, bu işbirliğini ortaya koyuyor. Ancak burada sadece Hamas ve İsrail yok; Filistinli diğer gruplar ve bölgedeki diğer silahlı gruplar da devrede.
"İnsani Yardım Önceliğimiz"Türkiye, insani yardım konusunda aktif bir rol üstlenmeyi hedefliyor. Bu bağlamda, Gazze'ye yardım gönderme çalışmalarımız sürüyor. Geçtiğimiz hafta Kahire'de yaptığımız görüşmelerde, Gazze'ye Refah Kapısı üzerinden insani yardım yapılmakta. Türkiye'den şimdiye kadar 80 ton yardım gönderildi. Diğer ülkelerle de koordinasyon içindeyiz. Mısır, bu konuda önemli bir kolaylaştırıcı rol üstleniyor. Ancak, şu an için içeriye yardım göndermek mümkün değil.
"Sistematik Yalanlar Barışı Getirmiyor"Filistin meselesinin, İsrail'i de ilgilendiren bir konu olması nedeniyle, Amerika'nın ve Batı'nın koşulsuz desteği, bölgedeki diğer ülkeleri baskı altına almış durumda. Bu ülkeler, uzun yıllardır bu baskılar altında kalıyor ve kendi politikalarını İsrail lehine şekillendirmek zorunda kalıyorlar. Türkiye ise bu durumlardan bağımsız olarak, Filistinlilerin hakları için gerekli adımları atmaya hazır bir ülke. Bu durum, Türkiye'nin uluslararası alandaki kıymetini artırıyor. Bizim düşüncelerimizde bir irrasyonellik yok; stratejik hesaplarımızda da bir yanlışlık yok. İslam dünyasının, Filistin konusundaki potansiyelini görmesi gerektiğine inanıyoruz.
"Kınama Değil, Ortak Tavır Önemli"İslam dünyası, bu konuda ortak bir tavır geliştiremediği sürece, sorunların üstesinden gelinmesi zor olacaktır. Şu ana kadar yapılan kınamalar, somut bir sonuç doğurmadı. Artık bu çaresizlik sarmalından çıkılması gerektiğine inanıyoruz. İslam ülkeleri, gerekli diplomatik platformları kullanarak insanlığın bu sarmaldan çıkmasına yardımcı olabilir. Filistin meselesinde, Batı'nın hem kendine hem de dünyaya söylediği bir yalan var. Bu yalan üzerine kurulan bir sistem, uzun vadede sürdürülebilir olmayacaktır. İnsanlık vicdanının, anlatılan hikayelerle örtüşmesi için samimiyet ve tutarlılığa ihtiyaç var.
"Gerçeklik Odağımızı Kaybetmeden İlerlemeliyiz"Medya üzerinden üretilen gerçeklik algısının, jeostratejik konularda da etkili olduğunu görüyoruz. Filistin meselesi de bu durumun bir parçası. Gerçeklik odağımızı kaybetmeden rasyonel politikalar geliştirmeye devam etmeliyiz. Eğer Ukrayna için bir argüman getiriliyorsa, aynı argümanın Filistin için de getirilmesi gerekiyor. Bu durum, uluslararası hegemonik sistemin iflasını hızlandıracak bir süreçtir. Türkiye olarak, bu süreçte barış ve güvenliği sağlayacak daha iyi bir çözüm önerisi sunmaya hazırız.
"Gazze'den Tahliye Talepleri"Tahliye talepleri gündemde. Şu anda 300 civarında vatandaşımız, çifte uyruklu olanlar da dahil olmak üzere, tahliye talebinde bulunuyor. Bu sayı toplamda 700 civarına ulaşıyor. Krizin başlarında bazı vatandaşlarımızı tahliye ettik. Ancak geçişler şu an durmuş durumda. İsrail, sınır kapısının açılmasını ve sivillerin çıkmasını istiyor; Mısır ise yardımların içeri girmesini talep ediyor. Bu iki taraf arasında bir çatışma var. Mısır, sivillerin çıkmasını değil, içeriye yardımların girmesini istiyor. Her iki tarafın da talepleri doğrultusunda, Türkiye'nin durumu göz önünde bulundurması gerekiyor.